Bu kitap içinde uzakların çağrısını duyanlara adanmıştır.”

Geçen hafta ilham veren denizcilik kitaplarından Hülya Leigh’in ‘Okyanusta Bir Türk Kızı‘ndan bahsetmiştik.  Bu sefer yine 90’lı yıllarda dünyayı bir ucundan diğerine kateden Osman Atasoy’un, eşi Zuhal Atasoy ve (tekneleri Uzaklar’ı son kez demirledikleri Antalya’ya yanaştıklarında) 2,5 yaşındaki kızları Deniz ile seyahatleri boyunca başlarından geçenleri, gördüklerini ve tecrübelerini paylaştığı ‘Uzaklar: Atasoylar’ın Dünya Seyahati’ni konu edeceğiz. Kitap, Deniz Mecmuası‘nın yayıncısı Kırmızı Kedi Yayınevi çıkışlı.

Bu neredeyse 600 sayfalık kitap tam anlamıyla bir seyahatname. Onlarca fotoğraf, seyahatte kullanılan haritalar, kitabın sonundaki denizcilik sözlüğü bir yana Atasoy; denizcilik hakkında balıkçılık, navigasyon vb. aklınıza gelebilecek her şeyle ilgili bilgi ve tecrübelerini neredeyse bir eğitmen edasıyla okuyucusuyla paylaşıyor. Bazen de deniz üzerinde olmanın neredeyse varoluş derinliğini sorgulandığı kitapta, 1992’de büyük rüyasını gerçekleştirmek için eşiyle Atlas Okyanusuna yelken açan 35 yaşındaki genç bir kaptanın jurnalini okuyorsunuz.

Uzaklar Nasıl Bir Tekne?

Tekne Uzaklar’dan bahsedelim. Osman Atasoy’un tabiriyle daha çok sahil seyri için tasarlanmış 8,5 metrelik fiberglas, yawl armalı bir tekne. Açık deniz için küçük sayılabilecek tekneyi eşiyle beraber baştan aşağıya elden geçirerek hazır eden Atasoy, 5 sene sürecek yolculuğa mütevazi bir bütçeyle yola çıkıyor. Sığacık’ta başlayan Uzaklar’ın seyahati, yelken ve denizcilik hakkında akıllara yerleşmiş bütün bilindik ‘parasız olmaz’ söylemlerini çürütüyor.

Kitap, her okuyucu için farklı bir serüven niteliği taşıyor, sadece deniz üstündeki hikayeler değil; gidilen sayısız ülke ve kültürleri; muazzam demir yerleri, koylar ve kaleme alınan bir sürü diğer nokta da keyifle okunuyor. Tekne mürettebatının yaşadıklarını, tecrübe ettiklerini ve hissettiklerini Osman Atasoy’un güçlü aktarım kabiliyeti sayesinde içselleştirebiliyorsunuz. Yer yer gerilim tırmanıyor: akıntıya karşı mercan adaları arasından, bir de medcezir aleyhine çalışırken geçmeye çalışan Uzaklar’ı okurken olduğunuz yere zımbalanmış gibi kalıyorsunuz. Seyahatin ortalarında, Yeni Zelenda’da dünyaya gelen Deniz’in tekne yaşantısının ortasında, günden güne nasıl büyüdüğüne şahit olmaksa bambaşka bir neşe kaynağı.

Sadun Boro’dan sonra Atasoylar’a kadar dünyayı tekneleriyle dolaşan başka Türkler de oldu.  Bunlar ‘Dünya Gerçekten Yuvarlakmış’ ile tanınan Tanıl Tuncel; Karamanoğlular, Eralp Akkoyunlu, Erkan Gürsoy ve Ayfer Er. Ancak Uzaklar mürettebatına mahsus bir ünvan var: Zuhal Atasoy dünyayı tekneyle dolaşan ilk Türk kadını. Ve bunu tamamladığında daha 30larının başında!

Kitabın sonunda Osman Atasoy’un bazı soruları yanıtladığı bir bölüm bulacaksınız. Bizim en sevdiğimiz yanıtlardan biri ‘en beğendiğiniz yer neresi oldu’ sorusuna yazarın verdiği yanıt. Peki ya sizin kitapta en sevdiğiniz, aklınızda kalan hikaye neydi?

Sevgiler,
projectinblue

[products ids=”871,1119″ columns=”2″]

Yorum Yapın